21 Temmuz 2011

Hizmetin ADI yok...

Bu yazıda sizlere Taksim de bulunan EKVATOR adındaki mekan da yaşadıklarımdan bahsetmek istiyorum..Evden çıkmışım ve bir arkadaşım ile birlikte taksim çevresine hızlı ulaşılabilir güzel bir restoran bakınıyoruz.(sanırsın ev arıyoruz) Aklıma direkt EKvator bar /restorant geldi ve istikameti o tarafa doğru çevirdik.

   Sizlere biraz bu mekan hakkında ön bilgi vermek istiyorum.Gündüz ve gece saatlerinde hem içkinizi içebileceğiniz hem de arkdaşlarınızla oturup sohbet edip şirin şeyler atıştırabileceğiniz bu mekan  aynı zaman da  büyük porsuyonlu, lezzetli yemekler yiyebilir(di)siniz.

  Gel gelelim bu dış yağlmanın ardından gelen gerçeklere...Havanın sıcak olmasından da faydalanarak mekanın önündeki masalardan birini oturduk .İlk gözüme çarpanlardan biri masanın çok pis olmasıydı, ardından 20 dk bekledikten sonra haaalllllaaaaa gelemeyen garsona ,sırf fark edilmek için yaptığım şaklabanlıklar ile  ilk yarım saatimiz geçmiş oldu.(bu arada yakınlarda bir yere gitmek istememimizin sebebi işimin yakınında olmasıydı)..Ennn sonunda gelen garsona çokktan seçmiş olduğumuz yemek siparişlerini verirken düşünmeden edemedim,acaba garson niyetine  beyinden hasarlı insanları mı işe aldılar diye...Amacım insanlara hakaret etmek değil yada yargılamak da değil,belki çok çalıştıkları için de yorgun olabilir diye de düşünebilirsiniz fakat bu gerçekten de öyle değildi.Adam resmen ne yemek istediğimizi bize 6 kez sorduktan 10 dk sonra yeniden gelip sordu.Bende ki sinirin ve açlığın tavan yapması da cabası..!
 NEYYYSE DEDİM İÇİMDEN en azından siparişi verdik bekliyoruz..yaklşık 20 dk sonra yemeklerimiz geldi ,aç olmaktan başka birşey düşünemeyen ben o  anda başka bir darbe daha aldım,Siparişi verdiğimiz garsona yemeklerin yanında avakado sosunu da istediğimizi belirtmiştik ve hiçbir ters yanıt da almamıştık.TAbii yemeklerle birlikte gelmeyen sosun ardına düşmek yine bizim sorunumuz olduğundan yeniden garsonu çağırdık.BU sefer bize servise başka bir garson geldi,neyseee dedim ona sordum bizim sosun akıbetini ,bana verdiği cp aynen şuydu ';;
A:biz vakado soz istemiştik?:..
G: hıı ne bizde öyle bir sos yok...
A: nasıl olur fajita ile birlikte getiriyorsunuz ya ,,,
G: he öyleyse getireyim ama bilmiyorum  var mı..bi sorayım bakayımm
A: biraz önceki garson var dedi siz neden yok diyorsunuz anlamıyorum neyse siz avakado sosu getirin yeter gerisi beni ilgilendirmez hıh::(( ahhhh biraz daha kibirli olsaydımda bu son yazdığımı söyleseydim yüzüne, pişman oldum))..

Uzun soluklu sos maceramızdan sonra sağıma soluma bakmadan sadece yemeğime odaklandım.hee ayrı bir dava da garsonun alkol alıp sarhoş ollma ihtimali tabi... resmen ..SIra hesabı almaya geldiii, bu garsonla bir yere varılamayacağını düşündüğüm için direkt kasaya gidip ödemek isterken birden terbiyesizce bir haretle bana engel olan garson,'bekle ben masaya getiririm' diyerek saygı sınırlarını da son derece aşmıştı...
 KEndi kendimi sakinleşmeye çalışırken elinde kağıt parçasıyla masanın önüne geldi garson, hava biraz rüzgarlı olduğu için elindeki adisyonu da ne bir hesap kutusu yada türevi şeyin içine koymadan çay bahçesi misali ,direkt masaya koymaya çalıştı .Masa da duran pet şişesinin altına yerleştirmek için baya bir çaba harcarken boşta olan diğer eliyle şişeyi bile kaldırmayı düşünemeyen GARSONN beni o anda dehşete düşürdü.Sİnirden kudurmak üzere olan ben, elinden resmen kaptım adisyonu ve direkt nakit ödedim daha fazla orada kalmamak için.

    İLk  değil ama son kez kredisini tüketti benden EKVATOR. her zaman önceliğimin iyi hizmet ve güleryüz(klişe gibi oldu ama aranılan ve istenilendir) oldu. Olaya çok kibirliymişim gibi darandığımı düşündüren yer ve kısımlar olabilir.AMA bir gülseydi o garson 2 espiri falan  ben gider alırdım mutfaktan o sosu yada biraz daha saygılı olup da müşteri ilişkileri  kanunlarını aşmasaydı ben yinede alttan alır gerçek işçi ve emekçinin yanında yandaş olurum ammaaaaaaa samimi duygularla...


24 Haziran 2011

Tatlı yedim ama tatlı konuş(A)madım!.


TATLI, kadınların bir numaralı dostu ,vazgeçilmez bir ikon o artık ve istatiksel olarak günlük hayatta insanların taaa eski zamanlardan, buluşmak için gidilen yerdir tatlıcı.İlk buluşmalar ,bakışmalar da muhallebicide gerçekleşir mesela.Nerdeee şimdiki gençlik,bilmiyor artık muhallebicinin yerini ve değerini, gitmiyor artık.Neyse canlar geçenlerde her zaman ki gibi Eminönünde geziniyorum,günlerden pazar.her zaman müdavimi olarak gittiğim eminönü Kahve dünyası kapalı ve canım nasılda kahve istiyor.Birden gözümün önüne Saray muhallebicisi geldi ve onunla ilgili eski anılarımda aklıma geldi birden..
Bundan en fazla 10 yıl önce taksim saray muhallebicisine gitmiştim annemi de götürmüş o zaman.Tabi şimdiki yerinde değildi İstiklal caddesinin girişinde sağ taraftaydı.Neyse efendim karnım çok aç ben yemek yedim annemde muhallebiye gelmişken muhallebi yemeliyim diyerek siparişi verdik.Yemek ve tatlı geldi,annemin ilk sözü bu muhallebi bozuk ve ardından garsona yenisini getirmesi için uyarı verilir.Ben yemeği annemde tatlıyı bitirdikten sonra evimize yol aldık.3-4 sa sonra ikimizde hastanedeydik,besin zehirlenmesi teşhisiyle ayrıldık o gün hastaneden ve ben ilk yargımı edindim Saray Muhallebicisi hakkında...

İlk olaydan 4 sene sonra tek şubesiyle yargıladığım muhallebiciye  bir şans vermek için bu sefer yeşilyurtdaki şubesine gittim.Güya en eski ve köklü şubelerinden biri olan yeşilyutta arkadaşlarımla oturup tatlı yemek istemiştik.Gördüğümüz muamele yemi yoksa tatlıların sıcak olmasına mı(ki soğuk tatlı istemiştik) bilemedim.BU sefer dedim artık senin fişini kestim bir daha da gelmem.!!

Gelelim şu eminönüne; pazar günü etrafta tek açık yer olması ve farklı bir şubesine gideceğim düşüncesiyle tekrardan ziyaret ettim Saray MUhallebicisini.OLMUYORRRRR. su muhallebisi ve yanında türk kahvesi istedim.Bir kere kendini o kadar köklü ,eski ve kurumsal olduğunu savunan mekan acaba hiç kendine bir dönüp o iğrenç menülerinin şekline şemaline baktılar mı acaba.yada eğittikleri elemanın müşteriye olan davranışlarını.Önüme koydukları muhallebi belli ki yağ kızartılan bir yerin yakınlarındaydı ,tabağın  her yeri ve muhallebinin üstü resmen yağ doluydu,garsona bunun ne olduğunu sorduğumda ,  değiştirme teklifi edeceğine bana üzerindeki yağı savunması da ayrı bir abeslikti doğrusu.ABEST diyebiliyorum çünkü artık bir daha ne Saray Muhallebicisine giderim nede birilerinin gitmesine göz yumarım